Kastamonu’dan İstanbul’a göçen Aşur, inşaat sektöründe minik hesaplar peşinde koşup dolandırıcılık yaparak geçinen bir adamdır. Aldığı tadilatları bir cinsli beceremeden yarıda vazgeçip ödemelerini de alarak ortadan kaybolur. Bu surattan başı paralarını kaptıran müşteleriler ve ücrertlerini ödemediği emekçilerle tasaya girmektedir. Bu surattan yaşamı yeni tezgahlar hazırlarken, dolandırdığı insanlardan kaçma tasarılarıyla da geçmektedir. Konutta da karısıyla arası sarih olan Aşur, yaşadığı bu kentten sıkıldığı anlarda Kastamonu’dan kendi hemşehrilerinin takıldığı kahveye gider.Yeniden bu ziyaretlerden birinde, internet üzerinden kamerayla kendi köyünü izleyebileceği bir platformdan haberdar olur ve uygulamayı açtığında babadan kalma, terk edilmiş konutlarında başka birinin yaşadığını fark eder. Aşur yeniden konutta müzakerelerin yaşandığı bir gün, köye dönmeye ve evini hakimiyet etmeye karar verir. Köye vardığında evinde yaşayan bireyin Greenpeace abonesi olan Vedat isminde biri olduğunu bilir. Başta aralarında münakaşalar yaşansa da zamanla köylerini bekleyen HES tehhdidi ve etraf meseleleriyle yüzleşmeye, buna karşı tüm köylü birleşmeye karar verirler.Tiyatro ve televizyon oyuncusu İlyas İlbey’in rejisörlüğünü üstlendiği komedi filmi, sanayileşme ile beraber kırsal kesimde yaşanmaya başlanan metamorfoz sürecini insan ve etraf açısından ele alıyor.